1 Ağustos 2011 Pazartesi

Oyun

Uzaktan yollanan bir ışık, gölgeler ve vücut. Fonda beni iyice dibe itecek sesler. Huzura kavuşmak için toprağa gömüldükçe gömülüyorum. Kıçım dışarda üşümeye başlıyor, hadi, onu da bir çırpıda içeri alıveriyorum. Işık yok, gölge her yerde, vücut desen... Gerek yok zaten. Bir ses çıksın diye bekliyorum. Fon yeterli olmuyor, hırıltılarla eşlik ediyorum. Ton dışı bir kaç git gel. Beğenmedim, mürekkebi boca ediyorum üstüne. Tadı da biraz ekşi mi bunun? İçim kararıyor ilk damlada. Işık iyice uzaklaştı hissediyorum. Kendi ışığımı yakıyorum. Önümde koskoca bir ampul duruyor. Elimi serbest bırakıyorum. Beyinsiz hareket ediyor sonra. Öpüyor kendiliğinden. Bir kıpırdama mı var? Yok, boşuna heveslenmişim. Ben en iyisi çay koyayım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder