9 Ekim 2011 Pazar

Gece

Göğsüdür dokunan göğsüme. Bir karanlık basar içimi, dillenir kötü ruhum. Uzakta olanı ister de hissedemez. Dillendirir hüznü nefesler onun yerine. Gözünü kapat, der bir ses, beni duyduğunu biliyorum. Yatağımda yatarım sonra sol yanıma dönmüş. Bastırır gece kollarımdan ve kelepçesini vurur bileklerime. Edemez hareket aciz beden. Dualar, imdadıma yetişsin diye okunur ruhumun en üst mertebesinden, kirli. O ruh ki kirlidir geçmişinden. Geçmişi ki doludur abdestsiz zikirden. Ellerine bastırmıştır bir nefes, bırakmaz boynunda ağırlığını hissettirmeden. Sinirlenirim, boğazlamak için toplarım tüm gücümü hareket etmeden ki sanırım gücüm çoktur. Başka bir nefes boğuluşunda aniden patlarım haşmetimle ama o haşmet dışarı çıkamaz, ruhum paramparça olur, çığlıklarım içimi kaplar da beden bir zerre kıpırdamaz. Ama o uzaktadır ya, gerisi boştur nedense. İnsafa gelir gece, bileklerimi çözer ama gitmez, ama bedenim hareket etmez. Gözlerini açabilirsin der, ama gözlerimin iradesi yoktur, ama gece zaten gitmez. Nefesi boynumdadır. Bir an gözlerimi açarım sevgiliye gider gibi, elim kıpırdar yeniden dirilmiş gibi. Nefes ordadır bilirim. Korkarım evet. Yoktur ya boştur yine de. Yetmiştir, gittiğini duyarım, yürüdüğü göğsümdedir, bir parçasını orada bırakır gider. Kapıyı kapatmadan, tıkırtılarını utanmadan bırakır gider arkasında. Gitmiştir. Bir süre izlerim karanlığı ve gücümü toplayıp yaptığım tek şey diğer yanıma dönüp uyumak olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder