11 Kasım 2011 Cuma
Doğaç
Neyi bekliyorum süre dolarken? Sigara gibi çekiyor beni içine, tükeniyor, kum saati. Üçgen geliyor gözümün onüne ve gitmiyor ve sürekli orada. Beyazda bir kırmızılık görüyorum, bazen yeşile çalıyor, körlük. "Neyi arıyorum? Makineleşmek niye? Hangi gelecek gün için bunca çaba? " diye diye bitiriyorum bir günü daha. Ve daha çok makineleşmek var hayalde, güzel. Orada duran varlık için kendini daha çok zincire daha sağlam kilitlerle bağlayacaksın, mağara. Bir güzellik arıyor ve bulamıyor sonra, ben. Ben çok yoruldu bu aralar. Gerçekten zor dışı güzel içi canavar olan bir şey, gün batar. Batar deriz hala, halbuki zordur değiştirmek tabularını, dünya dönüyor ve yuvarlak. Ay neden oradan bana bakıyor? Gezintiye çıkıyorum sonra, bir bok zannediyor ya, o yüzden. Bokluk felaket. Zor zannımca. Ben zannetmeyi de bıraktım bu ara, boşverip dinlemeli kendini insan. Dinlemeli, koca elli, bir felaket, sen, yalnızım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder